Limak Skopje Hotel, Limak şirketler grubunun Makedonya Üsküp’te üstlendiği karma kullanımlı üstyapı projesinin bir parçasıdır.
Proje ile Üsküp kent merkezinde bulunan Makedonya bulvarı, alt geçit haline getirilmiştir. Geçit üzerine, AVM, katlı otoparklar, ofisler, rezidans blokları ve otel inşa edilmektedir.
Limak Oteller grubunun 9. üyesi Limak Skopje Otel’in 2021 yılında tamamlanarak misafir ağırlamaya başlaması planlanmaktadır.
Hotel Konumu
Limak Skopje, Üsküp şehir müzesinin de yer aldığı SS Cyril & Methodius ile Jordan Mijalkov caddeleri arasında konumlandırılmıştır.
Üsküp Uluslararası Havalimanına 23 kilometre olup, 30 dakikalık sürüş mesafesindedir. Eski kent merkezine (Stara čaršija) 20 dakika, Vardar nehrine 13 dakika yürüyüş ile ulaşılabilir.
Limak Skopje Hotel Özellikleri
Toplam 142 odalı Limak Skopje Hotel, AVM ve rezidanslarla iç içe faaliyet gösterecek şehir oteli konseptine sahip olacaktır. Otel’de 121 standart oda ve 21 suit oda bulunmaktadır.
Tesisin diğer özellikleri ise aşağıdaki gibidir.
- Lobby ve Lobby Bar | 450 m²
- Ana Restoran ve Mutfak | 1000 m²
- Casino | 1300 m²
- Konferans ve Balo Salonu | 840 m²
- Fitness ve Spa | 560 m²
- Roof Bar | 370 m²
Üsküp | Skopje – Tarihi
Üsküp Makedonya’nın kuzeyinde yer alıp, Kosova sınırına yakın konumdadır.
Balkanların tam ortasında yer alan bu şehir yüzyıllar boyunca birçok farklı kültüre ev sahipliği yapmıştır. Tarihinin M.Ö 4000’li yıllara dayandığına dair işaretler vardır.
Roma imparatorluğu tarafından M.S 1. yüzyıl itibariyle ele geçirilip, ordu kampı olarak kullanılmıştır. Roma imparatorluğunun 395 yılında ikiye bölünmesiyle, Bizans egemenliği altına girmiştir.
Osmanlı Türkleri, Makedonya topraklarını ilk olarak XIV. yüzyılın ikinci yarısından sonra Sultan I. Murad devrinde fethetmeye başladılar. Üsküp, Osmanlı hâkimiyeti altına giren son Makedonya şehirlerden bir tanesidir. Kesin olmamakla birlikte Üsküp’ün, 6 Ocak 1392 tarihinde Paşa Yiğit tarafından fethedildiği kabul edilmektedir.
500 yılı aşkına Osmanlı egemenliğinde kalan Makedonya, 1912’de Balkan savaşları sırasında Sırbistan tarafından ele geçirilmiştir.
Konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz “Osmanlı’dan Günümüze Makedonya’daki
Türk Kültürü ve Makedonya’nın Türk Kültür Tarihindeki Yeri ve Önemi” isimli makaleyi okuyabilirsiniz.
Üsküp | Skopje – Gezilecek Yerler
Vardar nehri kıyısı boyunca gelişmiş şehir, tarihi dokusu dolayısıyla kendine has bir çok gezilecek yere ev sahipliği yapar. Bunlardan en önemlilerine kısaca göz atalım.
Makedonya Meydanı
Üsküp’ün, dolayısıyla Makedonya’nın en merkezi yeri olarak tanımlayabileceğimiz kent meydadına Üsküp Meydanı da denir.
Turistlerin uğrak noktası olan meydan 1963 depreminden sonra planlanmış ve bugünkü halini 2007-2011 yılları arasındaki yoğun çalışmalar neticesinde almıştır.
Rahibe Teresa Evi
Asıl adı Gonca Boyacı olan Rahibe Teresa, 1979 yılında hayırsever faaliyetlerinden ötürü Nobel Barış Ödülü almıştır. 2009 yılında kullanıma açılan ev, hem müze hem de kilise olarak kullanılmaktadır.
Makedonya Mücadele Müzesi
Mücadele müzesi, tarihi bir yer olmayıp aksine 2014 yılında inşa edilmiştir. Makedonya meydanın karşında yer alan müze, Vardar nehrinin doğu kıyısında yer alır. Makedonların bağımsızlık mücadelesini sergileyen müze, her yıl 100 binin üzerinde ziyaretçiye ev sahipliği yapar.
Üsküp Kalesi
Vardar nehrinin kuzeyinde, şehrin en yüksek tepesinde yer alan Üsküp Kalesi, şehrin en önemli mimari eselerindendir. Üsküp kalesi, şehrin arma ve bayrağında da yer alır.
Üsküp Şehir Müzesi
1938 yılında Sırp Mimar Gavrilovic tarafından yapılan bu tren istasyonu 1963 yılındaki depremde büyük hasar görmüştür. 1970 yılında ise şehir müzesine çevrilerek geçici ve kalıcı sergilere ev sahipliği yapmaktadır.
Aziz Ohrid Kliment Katedrali
1972 yılında Slavko Brezovski tarafından inşa edilen bu kilise mimari açıdan oldukça ihtişamlıdır. Yapılma sebebi ise Meryem Ana Katedralinin yakılması ve Aziz Demetrius Kilisesi’nin yetesiz kalmasıdır.
Bedesten
Kuzey Üsküp’te Türk çarşısında bulanan Bedesten, Türkiye’deki kapalı çarşıların bir benzeridir. 1689 yılındaki büyük yangında büyük hasar görmüş ve uzun bir süre hasarlı şekilde kalmıştır. Sonunda 1900 yılında yeniden inşa edilerek hizmet vermeye devam etmiştir.
Mustafa Paşa Camii
Adından da anlaşılacağı gibi, Yavuz Sultan Selim’in azamı Mustafa Paşa tarafından 1492 yılında yaptırılmıştır. Bu yapı da 1963 depreminden nasibi alarak bir süre kapalı kalmıştır. Daha sonra restore edilerek, tekrar ibadete açılmıştır.
Bey Kulesi
Şehrin yeni bölümünde bulunan bu kuleye aynı zamanda Feodalizm kulesi denir. Bazı kaynaklar bu kulenin Üsküp’teki en eski yapı olduğunu söylemektedir. Kule yaklaşık 15 metre uzunluğunda olup kalın duvarlara sahiptir. Bu özellikleri Osmanlı tarafından bir gözetleme kulesi olarak yapıldığını düşündürmektedir.
Taşköprü
Üsküp’ün en önemli simgelerinden olan taşköprü, aynı zamanda şehrin armasında da yer alır. Bazı kaynaklara göre köprünün mimarı Mimar Sinan’dır. Vardar köprüsü diye de anılır.
Aziz Dimitrija Solunski Katedrali
2. Dünya savaşında Bulgarlar tarafından talan edilen kilise, hiç onarılmadan ziyarete açılmıştır. Bir süre ana katedral olarak kullanılan kilise Ortodokslar tarafından önemli yere sahiptir.